Kayıtlar devamlı olarak editlendiği için blog ismi böyle seçilmiştir ara sıra girip tekrar bakmanızı tavsiye ederim.

7 Mart 2018 Çarşamba

Bleach İnceleme


Bleach animesinin incelemesi yorumları tanıtımı...ne derseniz artık.



Bleach (Anime ve mangasını bitirdim)

Puanı 
-Hikaye 5/10
-Çizimler 8/10
-Karakterler 9/10
-Karakter gelişimi: 5/10
-Seslendirme/müzikler 7/10
-Plot twist(Ters köşe) 8/10
-Türünün hakkını verme 10/10
8/10
Bunu dinlerken yazıyı okumanız rica olunur

Tanıtım: Hayaletleri gören bir liselisiniz diyelim. Tabii ki içgüdüsel olarak yapacağınız ilk şey ölüm meleği olmaktır. Yani başka ne yapabilirsin ki? Memur mu olacan? Pff...
Şikişikibabagami olduktan sonra esas oğlan olarak milleti kötü hayaletlerden koruyor, güçlerini kendisine veren kişiyi koruyor, kafam kadar göğüsleri koruyor, aileni arkadaşlarını koruyor öyle geçinip gidiyorsunuz. Gayet güzel başlamış anime külliyatına Aizen, Ulqi ve tabii ki Zaraki Kenpachi gibi kişilikler bahşetmiş bir yapımın esas oğlanısınız işte daha ne olsun. Şanslı hınzırlar sizi.











Bleach bittikten sonra bile insanların sonuna küfür ettiği başını çok sevdiği aksiyonuyla dragonballZ ile kapışacak seviyede olmasıyla yoluna devam etmiştir.

Filler deyip geçmeyin mesela bir zanpaktou arc var filler ama güzel yani.



Eski olmasına rağmen bugün bile kaliteli diyebileceğim bir animasyonu var.
Hikayeye sadık işlenişi var.
Manganın hakkını veren sahneleri var.
.
.
.
Şimdi bir duralım. 
Hayır gerçekten şöyle bir durup konseptimden çıkmak istiyorum izninizle.
Normalde serinin eksilerini ve artılarını söylediğim ardından spoiler içeren bir yerme ya da övme yaptığım incelemeleri bu noktada kenara bırakmak istiyorum. Çünkü Bleach öyle bir seri değil.

Bleach 3 büyüklerden biriydi. Bir efsane olarak anılıyordu ve bunun olmasını sağlayan aslında mangakası Tite Kubonun çizim konusundaki yeteneğiydi.
Tite Kubo, öğrencilik yıllarında bir öğretmenine rastgele yaptığı bir çizimi gösterir ve öğretmen bu çizimi o kadar beğenirki gittiği her yerde böyle bir öğrencisi olduğundan bahseder ve aldığı çizimi gösterirdi.
Daha Shounen Jump'ta mangaka olarak işe başlamadan önce popüler olmuştur Tite Kubo.
Yıllar sonra başladığı Bleach serisi ise en başta gerçek dünyadan bir kesit sunarak 3 büyüklerden biri olmasını sağlıyor ve onlardan ayrılıyordu. One Piece bugün bile güncellik gerektirmeyen fantazi dünyasına sahip, Naruto ninjaların olduğu dönemi anlatırken Bleach günümüz lise öğrencileri arasında geçer.





Her karakterin kendine has bir kişiliği, bu kişiliği ilk göründükleri bölümde belli eden sahneleri verilmiştir. Görünüş olarak birbirinden bu kadar farklı görünen bir kadro çizmek ayrı bir şey ileriki sayılarda seri içinde olduğunu dahi unuttuğumuz karakterlerin bile birbirine hem görünüş olarak hem kişilik olarak benzememesi apayrı bir şey.
Sadece başlangıçta bile Bleach'in en güçlü yanının karakter tasarımı olduğunu görebiliyoruz. Her ne kadar bu 3 büyükler arasında standart olsa da Bleach bunu liseli çocukların bile olgun olarak çizilip diğerlerine nazaran büyüklere de hitap edebilen çizgisiyle belli ediyordu.



Bu noktada işin hikaye kısmına girersek bir felsefesi de vardı. Bleach'in tartışmasız en iyi saga'sı olan Soul society saga. Dışarıdan baktığınızda bir kaç özel güçlere sahip liseli çocuğun kaçırılan arkadaşlarını kurtarmaya dair çabalarını izliyoruz. Ancak alt mesaj olarak verdiği "gençlerin yetişkin hayatına bakışı, bir gün onlardan biri olma çabası" aslında her karesinde vardı. Üstelik bunu her tipten insanın topluma kabul edilmesi gibi bir alt mesajla göstermişti. İster insan olun, ister kavgacı, ister köpek olun ister kör bu toplumun bir parçası olarak kabul görüyor ve medeniyetin yapı taşlarını korumak için kendi yönteminle iş yapıyordunuz.

Bu arc her karesi ve her kelimesi özümsenerek okunası bir arc gerçekten

 Alt mesajı geçersek girdikleri bu yeni dünya shinigamilerden oluştuğu için herkesin temelde dövüşmeyi bildiği bir yere giriyoruz. Kuralları var, kültürü var, geçmişleri var. Onlara karşı savaşmak zorundasınız ki Rukiyeyi kurtarabilesiniz.



Harika dövüşlerden en sevdiğim hollow ichigo'nun olduğu sahneler olsa da Chad'ın tek yönlü yenilgisi, ok ve yay kullanan arkadaşın nasıl sınırlarını zorladığı gibi dövüş sahnesi nasıl olur öğreten dövüşler oldu. Bunun yanında herkesin kılıçla dövüşmediğini gösterdiği Soi fong vs yorouichi gibi çeşitli dövüş tipleri de var





Saga'nın sonuna gelirsek bugün bile diğer mangalarda sık rastlamadığımız bir villian tanıtımı var. Kahramanımızın hemen hemen en güçlü haliyle ve kendi ost'si ile üstüne koştuğunu izleriz. Ancak Aizen resmen tek parmağıyla o kılıcı keskin yerinden turtar ve haşırttıbilekboard. Aizen gibi bir villian öyle bir noktadaki pek çok kopyası olduğu halde gerçek anlamda o seviyeye erişen bir karakter villian daha yok. Sadece zeka olarak var, sadece güç olarak var sadece ego olarak var ama hepsinin toplamının bu kıvamda karıştırılıp bir de bu şekilde işlenmesi gerçekten yetenek isteyen bir iş.

 

Peki ne oldu? Bunca karakter, bunca yetenek...Ne oldu da Bleach şimdiki haliyle hatırlanır oldu?

Her şeyden önce çoğunuzun bildiği bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Mangakanın çalışma çizelgesi
Eğer gerçekten bu işe hayatınızı adamadığınız sürece böyle bir tabloya katlanamazsınız. Hatta ne kadar severseniz sevin bu iş için kullanılabilecek en hafif tabirin işkence olduğunu söyleyebilirim. Böyle bir çalışma ortamında ki en ufak aksilikle başa çıkmak tabiri yerindeyse demir gibi bir irade ister.



Şu tabloya bakın. İyi bakın. İu soldan ikinci sütunda turuncunun üstündeki 3 kareyi görüyor musunuz? İşte bir mangakanın bütün bir hafta yeme içme uyuma ve sı...biyolojik diğer ihtiyaçları dışında kalan boş vakti o kadar.

Şimdi bu tabloyu verme nedenim Bleach'e dair inceleme yapacağım için yaptığım araştırmada-görende makale okudum sanacak, iki siteye girdim toplasan :D- Kubo'nun bizzat söylediği bir kaç söz buldum. Aslında gözümüzün önünde olan bir problemi kendi ağzıyla söylediğini fark ettim.

Kubo editörüne güvenmiyordu.

Editörün bir mangaka için ne kadar anahtar bir rol olduğunu ve bir mangakanın böyle bir ruh halinde olması, editörüne güvenmemesinin ne kadar kötü bir şey olduğunu Bakuman izleyenler bilir. Bilmeyenler için popüler olmasından ötürü dragonball'dan örnek vereyim. Zira bleach izlemişseniz dragonball'u hayli hayli izlemişsinizdir diye tahmin ediyorum. Bleach izleyip one piece ve hatta naruto izlemeyene bile rasgeldim ama dragonball çok az. Asıl dragonball örneği vermemin nedeni ikisinin iyi ve kötü yanlarının birbirine çok benzemesinden kaynaklanıyor aslında. İkisinde de hikaye kötü aksiyon iyi gibi...



Cell nasıl ortaya çıktı biliyor musunuz?
Toriyama Cell arc'a başladığında izleyici sadece şunu biliyordu. Androidler gelip insanlığı yok ediyor. Arc başlayınca ne olmuş biliyor musunuz? Toriyama'nın eski editörü aramış ve demişki
"Bu mu arc kötüleri? Şişko bir robot ve sonradan da prof çıkacak bir yaşlı amca?"

Ardından Toriyama zaten ayrıntılı bir arc planı olmaksızın bu işe kalkıştığı için android 17-18'i ortaya çıkartmış. Bunun üzerine eski editörü arıyor ve diyorki
"İki tane velet mi arc kötüsü olacak? Bundan daha iyisini yapmalısın"

Ardından Cell ortaya çıkıyor ve DBZ'de gerçekten iyi diyebileceğim bir karakter hikayeside ortaya koyabiliyor. Yani enerjisini başkalarından çekmesi bir yana gelecekte yeterince insan olmadığı için güçlenemeyen ve geçmişe dönüp amacını gerçekleştiren bir hikaye izliyoruz. Hatta burada takdir ettiğim bir diğer nokta, eski karakterleri aradan çıkartma planı. Çünkü düşün, Toriyama bu azarı yediğinde eski editörü mangada gördükten sonra yapıyor bu azarı. Yani karakter ortaya çıktıktan sonra bir plan yapması gerekiyor. Yaşlı amca ve şişko robot zaten öldü. Android 17-18 de ise Cell'in emmesi ile aradan çıktı/çıkacaktı.


Gördünüz mü? Bakuman'da bile böylesi heyecanlı bir editör hikayesi yok bence. Bu gerçek, bu editörü anahtar nokta yapan sebep. Şimdi Bir mangaka düşünün ki editörü "şunu şöyle yap" dediğinde onun dediğini dinlemiyor olsun...



Dolayısıyla önce daha önce tutan formülü deniyor Kubo. Soul soceity arc'ı tekrardan hunco mendo olarak izliyoruz.
Ancak burada eksik bir şey var? Karakterler mi? ana düşman mı? Mesela boşluk.
Tamam hollow dünyasının gökkuşağı ile kaplı bir yer olmasını beklemiyorum ama adam arka plan çizmemek için öyle bir yeri özellikle tasarlamış sanki. Tutan formülü tekrar uygulamak isterken içindeki ruhu çıkartıyor resmen.
Bütün bunlar üstüste gelince bir yerden sonra adam bıkmış. çizmek için uğraşmıyor. Şuraya bak renkli sayfada duygu yok yahu. Dümdüz suratlar ve arka plana dair çizgi yok.



Zaten kendi tarzıda bir şekilde şununla kısıtlı. Kuul sahneler çizmek. Hikayeden ziyade rasgele bir güzel bir aksiyon sahnesi çizmek istiyor.
Ama düşünmüyor ki karakterleri ne istiyor? ichigo ne istiyor? Luffy korsanlar kralı olmak istiyor ve bu yüzden yaptığı bir şey var. Dünyaya etki ediyor. Ama ichigo sadece üstüne gelene tepki veriyor. Bir amacı yok. Arkadaşlarını korumak dışında ne yapmak istediğini bilmiyoruz.



Spoiler kısmına geçmeyecem bu yüzdensözlerimi Bleach'in neden 3 büyüklerden biri olduğuyla bitirmek istiyorum. Sadece şu sayfaya bakın. Daha zangetsu bile eline almamış ichigonun şu sahnesine bakın.
Arka plan, yüz ifadesi, yapılan hareketin insanın içine işleyen açısı, kılıcın savrulma şeklini hızını ve gücünü gösteren efektler




Bu çok zor bir iş. Mangada hareket yoktur. Bakınca gözlerinizin kendi kendine hareket etmesi ve kafanızda neredeyse hareketliymiş gibi bir his vermesi başlı başına sanattır. Japonca bilmenize bile gerek yok. O ses efektinin hareketin önüne koyulmasıyla arkasına konulması arasındaki farkı bilinçaltınız çözer. Ses efekti ön taraftaysa hareketten sonra ses gelmiş demektir. Böylece eylemin gücünü hissedersin. Arkada ya da kenarda köşede olsa bu kadar etkili olmaz çünkü sesin ne zaman geldiğini çözemezsin. Teknik detaylara girmek istemiyorum. Ama şu sayfayı bırakayım.



İşte bu mangaka gerçekten büyük işler başaracak dedirtiyor insana. Bu mangaka okulundan ayrıldıktan sonra gururla öğrencilere "bakın benim öğrencim bunu çizdi!" diyebilecek biri. Son bölümlerden bir azar yerine bununla bitirmek istedim bu kısmı. Zira benim için Bleach bu sayfayı çizerken katılmış ruh ve heves ile özetlenebilir.
Benim için Bleach budur.

Normalde spoiler içeren bir yerme girişimimde olur ancak Bleach için bunu yapmamaya ve burada bırakmaya karar verdim. Nostaljik bir tad verebildiysem ne mutlu bana. Şu ara hortlayan bleach konularına fazlasıyla rasgelmemden ve bleach forum rp'si yapmamdan ötürü böyle bir içimi dökmek istedim.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Favori karakterlerimi bırakıp gidiyorum
1-Unohana
mangada en son yaptığı şey tadından yenmeyecek bir bonus olmuştu bu karakteri sevmemde. Sanki bu karakteri favorim yaptığım için ödül gibiydi.
2-Shirosaki-Hollow ichigo
Ana karakterin kötü ikinci kişiliği konseptini zaten severim. Ancak Bleach bunu öyle bir şekilde yaptı ki, Ben Bleach'i 10. bölümde bırakmışken bu arkadaşın gerçekte kim/ne olduğunu öğrenince tekrar izlemeye devam ettim. O derece kilit ve iyi düşünülmüş bir noktada olmasıda yine tadından yenmeyecek bir tad verdi bana.
3-Yorouichi
an itibariyle hep plot twist konusunda anahtar rol oynayan karakterleri favorim yaptığımı fark ettim :D Gerçi Yorouichi için sadece kediden böyle bir hatun çıkması olayını kastediyorum :D


Diğer izlediğim animelere dair spoilersız kısa tanıtımları bulabileceğiniz link ile bitiriyorum konuyu
https://sonsuzedit.blogspot.com.tr/2016/05/anime-tantmlar.html